egitim-yonetimi

Eğitim Yönetimi

Sanayi devrimiyle birlikte ilk zamanlar yönetimden, üretimin önemli olduğu fabrikalarda yararlanılırken daha sonraları farklı amaçlarla kurulan örgütlerde de yararlanılmıştır. Böylece yönetimin “örgüt amaçlarını en iyi şekilde gerçekleştirme” düşüncesi aynı kalarak örgütlerin yapısına göre farklı yönetim anlayışları gelişmiştir. Bir fabrikanın amacı üretim yaparak kâr etmek iken okul veya hastanelerin amacı insanlara hizmet vermektir. Bu nedenle bir fabrikadaki yönetim anlayışı ile okul veya hastaneler gibi üretime değil, insana dönük örgütlerdeki yönetim anlayışının aynı olamayacağı açıktır.

Eğitim kurumlarının yönetimi, eğitimin özgünlüğü nedeniyle işletme ve diğer kamu örgütlerinin yönetiminden farklılıklar göstermektedir (M. Aydın, 2014). Çünkü eğitim örgütlerinin ham maddesi insan, ürünü ise eğitilmiş kişilerdir. Bununla birlikte eğitimin amaçlarının gerçekleşmesi için diğer örgütlerde olduğu gibi eğitim örgütlerinin de etkili bir şekilde yönetilmesine ihtiyaç duyulmaktadır (Hoy ve Miskel, 2012). Ayrıca sosyal bir sistem olarak görülen eğitim örgütlerinin çevresiyle etkileşimi sonucunda hem çevresinden farklılaşması hem de çevresini farklılaştırması beklenmektedir (Bursalıoğlu, 2010).

Yönetimin bilimleşmesinden çok önce de eğitim örgütleri için yönetici yetiştirilmekte olduğu bilinmektedir (Balcı, 2008). Yönetimdeki gelişmelerin eğitime uygulanması ile eğitim yönetimi de bir bilim olarak ortaya çıkmıştır (Bursalıoğlu, 2010). Yönetimin bilimleşmesinden sonra eğitim yönetimi de yönetimin bir alt dalı olarak gelişme göstermiştir (Özdemir, 2013).

Eğitim yönetiminin bilimleşmesinin temelleri 19. yüzyılın son çeyreğinde Amerika’da atılmıştır. Kendisi de bir eğitim yöneticisi olan William H. Payne’in bu yıllarda yayımlanan okul yönetimi konusundaki görüşlerini içeren kitabı, alanın bilinen ilk eserlerindendir (Özdemir, 2017). Eğitim yönetimi, 1950’li yıllara kadar yönetsel düşüncenin gelişimi içinde teorik temellerini oluşturmuş ve bilimsel bir çalışma alanı hâline gelmiştir (Balcı, 2008). Böylece eğitim yönetimi hem yönetsel düşünceden faydalanmış hem de eğitimin kendine özgü yanlarıyla kendine has bir yol çizmiştir (Özdemir, 2013).

Eğitim yönetimi bilimsel bir çalışma alanı hâline geldiği 1950’li yıllara kadar yönetim biliminin gölgesinde kalmıştır (Balcı, 2008; Özdemir, 2017). Eğitim örgütleri, diğer örgütlerden farklı olduğu hâlde aynı şekilde yönetilmeye çalışılınca olumsuzluklar ortaya çıkmıştır. İnsanı merkeze alması gereken eğitim örgütleri klasik yönetim anlayışından olumsuz etkilenmiş ve eğitime bir yatırım olarak bakılmıştır. Ancak neo-klasik yönetim anlayışı ile tekrar insana önem verilmiş ve eğitim örgütleri üzerindeki verimlilik baskısı azalmaya başlamıştır (Bursalıoğlu, 2010). Modern yönetim anlayışının ise eğitim yönetiminin bilimleşme dönemine denk geldiği görülmektedir.

Özdemir’e (2013) göre eğitim yönetiminin temel amacı, eğitim ve öğretimi desteklemektir. Eğitim örgütlerinin açık ve kesin olmayan amaçlarını (M. Aydın, 2014) bu çerçeveye oturtmak mümkündür. Bu bağlamda eğitim ve öğretimi ilgilendiren ve gelişmesini sağlayan faaliyetler eğitim yönetimi kapsamında değerlendirilebilir. M. Aydın’a göre eğitim örgütlerinin amaçlarının sık sık değişebilmesi ve işlevinin karmaşıklığı, eğitim yönetiminin temel amacı gözetilerek “duruma bağlı” kararlar almayı gerekli kılmaktadır. Bu durum eğitim örgütlerinin yönetilmesini zorlaştırdığı için eğitim yönetimini sürekli gelişmeye zorlamaktadır.

Eğitim örgütlerinin diğer örgütlerle ortak yanlara sahip olması, buralardaki gelişmelerden faydalanmasını sağlamaktadır (M. Aydın, 2014). Bununla birlikte eğitim yönetiminin hem akademik hem de uygulama yönü bulunduğu için farklı örgütleri temel alan yönetim alanlarından farklıdır. Daha da önemlisi eğitim yönetiminde eğitim sistemi yapı ve davranış boyutunda incelenmektedir (Özdemir, 2013). Dolayısıyla yönetim biliminden genel olarak faydalanan eğitim yönetiminin kendine özgü yapısı nedeniyle yönetim bilimindeki gelişmeleri değiştirmeden almak yerine özümseyerek alması gerekmektedir.

Eğitim örgütlerinin hem sıkı bir şekilde bürokrasiye bağlı olması hem de bir işletme gibi yönetilmesi nedeniyle eğitim yönetimi, hem kamu yönetiminin hem de işletme yönetiminin özelliklerini taşımaktadır. Ayrıca Bursalıoğlu’nun (2010) da dikkat çektiği üzere farklı disiplinlerden yararlanması, eğitim yönetimini disiplinler arası bir alan yapmaktadır. Bu durum eğitim örgütlerinin yönetiminde farklı alanlardaki gelişmelerin de takip edilmesini gerekli kılmaktadır (Balcı, 2008).
M. Aydın’a (2014) göre yönetim süreçlerindeki başarı eğitim yöneticileri için tek başına yeterli değildir. Eğitim örgütlerinde başarının “iyi yurttaşlık” ve “eğitimli insan” gibi somut olmayan ölçüleri olduğundan eğitim yöneticilerinin de bir işletme yöneticisinden farklı niteliklerinin olması beklenmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

Aydın, M. (2014). Eğitim yönetimi. Ankara: Gazi Kitabevi.

Balcı, A. (2008). Türkiye’de eğitim yönetiminin bilimleşme düzeyi. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi Dergisi14(2), 181-209.

Bursalıoğlu, Z. (2010). Eğitim yönetiminde teori ve uygulama. Ankara: Pegem Akademi.

Hoy, W. K. ve Miskel, C. G. (2012). Eğitim yönetimi (S. Turan, Çev. Ed.). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.

Özdemir, M. (2017). Eğitim yönetiminde epistemik bunalımın arkeolojisi. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi Dergisi23(2), 281-304.

Özdemir, S. (2013). Eğitim yönetiminin alanı ve kapsamı. S. Özdemir (Ed.), Eğitim yönetiminde kuram ve uygulama içinde (s. 1-8). Ankara: Pegem Akademi.

Ayrıca Kontrol Edin

Örgüt Kültürünün Oluşumu

Örgüt kültürü, örgütlenmenin başladığı andan itibaren oluşmaya başlamış, neo-klasik dönemde etkisini göstererek günümüze kadar gelmiş …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir