TÜİK’e (2011) göre iş gücü; “Referans dönemi içinde ekonomik mal ve hizmetlerin üretimi için emek arzında bulunan çalışma çağındaki nüfusu kapsar.” İşgücü, istihdamda olanlar ile işsizlerin toplamı olarak ifade edilir. Özer ve Biçerli’ye (2004, s. 2) göre, üretim faktörlerinin en yüksek düzeyde ve verimlilikte kullanılması ekonomik kalkınmanın “olmazsa olmaz” koşuludur. Ancak, bu faktörlerin başında gelen işgücünün kullanımında dünyanın bütün ülkelerinde cinsiyet açısından erkeklerin lehine bir dağılım söz konusudur. Kadınlar tarih boyunca üretimin önemli bir parçası olmalarına rağmen, emek piyasalarında ücret karşılığı çalışmaları sanayi devrimi ile yaygınlaşmıştır. Günümüzde kadınların işgücüne katılma oranları %70 seviyelerine kadar yükselerek erkeklerin işgücüne katılma oranlarına yaklaşmıştır. Türkiye’ de son 20 yıldaki işgücüne katılma oranlarının gelişimi incelendiğinde, kadın işgücünün dünyanın genelinde sergilediği artış sürecinin ülkemiz için geçerli olmadığı görülmektedir. TÜİK’in “İstatistiklerle Kadın 2012” araştırmasına göre çalışan kadınların yaklaşık üçte biri ücretsiz aile işçisi durumundadır. 2012 yılında işgücüne katılım oranı yüzde 29,5 iken istihdam edilen kadın nüfus oranı yüzde 26,3 olmaktadır. İşsizlik oranı, kadınlarda yüzde 10,8 erkeklerde ise yüzde 8,5 seviyesindedir. 15-24 yaş grubundaki genç nüfusta işsizlik oranı kadınlar için yüzde 19,9 iken, erkeklerde ise bu oranın yüzde 16,3 olduğu görülmüştür.
İş gücüne katılma oranının yüksek olması ekonomiler açısından istenilen bir durumdur. Ancak ülkemiz açısından bakıldığında yıllar itibariyle bu oranın sürekli düşmekte olduğu bilinmektedir. Bunun en temel nedenlerinden birisi, kadınların yeterince istihdam edilmemesi ile kadının işgücüne katılım oranının düşük olmasıdır. Bu yüzden son yıllarda bilhassa kadınların istihdamını sağlamaya yönelik politikalar geliştirilerek hayata geçirilmektedir. Kadını işgücü piyasasının dışına iten sebeplerin başında medeni durum, eğitim, ailede bilhassa 0-5 yaş grubunda çocukların varlığı, kadın erkek eşitliğini sağlamaya yönelik hukuki düzenlemelerin yetersiz kalması ve kırsal alandan kente göç gibi sebepler sayılabilmektedir (Korkmaz ve Korkut, 2012, s. 2). Kadınların işgücüne katılımını etkileyen en önemli etkenlerin başında eğitim gelmektedir. Eğitim sadece işgücü piyasası açısından değil toplumsal hayata da yön vermesi açısından büyük öneme sahiptir. Teknolojinin sürekli gelişmesi ile küreselleşme sonucunda ulusal sınırların ortadan kalkması, mal veya hizmete olan talebin sürekli değişmesi ve üretim biçimlerinin değişkenliği gibi durumlar bize eğitimin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir (Korkmaz ve Korkut, 2012, s. 59).
Kadın İş Gücü ve İstihdamı Kaynakları
Korkmaz, A. ve Korkut, G. (2012). Türkiye’de Kadın İşgücüne Katılımının Belirleyicileri. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Birimler Fakültesi Dergisi, 17(2), 41-65.
Özer, M. ve Biçerli, K. (2003). Türkiye’de Kadın Çalışanların İş gücünün Panel Veri Analizi. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 3(1), 55-86.
Türkiye İstatistik Kurumu (2011). Tanım ve Kavramlar. Web sayfası: http://www.tuik.gov.tr/MicroVeri/Hia_2011/turkce/metaveri/tanim/index.html