ogretmenlerin-oz-anlayis-yeterlilikleri
ogretmenlerin-oz-anlayis-yeterlilikleri

Öğretmenlerin Öz Anlayış Yeterlilikleri

Bireyler hayatlarında üzücü, acı veren, başarısızlık yaşatan, zorlayıcı olaylarla karşı karşıya gelmektedir. Bu olumsuzluklara maruz kaldığında kişinin kendine karşı sergilediği sağlıklı tutumlardan biri olarak ele alınan ve psikolojik anlamda iyileşmeye katkı sağlayan önemli kavramlardan biri öz-anlayıştır. Kişinin kendi acılarına karşı açık ve duyarlı, kendisine karşı nazik ve şefkatli olması, yaptığı hatalar karşısında affedici olurken, başarısızlık ve yetersizlikleri karşısında yargılayıcı olmaması; yaşanılan sıkıntı verici durumları tüm insanların yaşadığı tecrübeler olarak görmesi ve içinde bulunulan anı yargılamadan olduğu gibi kabullenebilmesidir. Öz-anlayış doğrudan merhamet hissi ve başkaları için endişe ile ilişkili olduğu için bencillik ya da benmerkezcilik içermemekte ve başkalarının ihtiyaçlarına göre kişisel ihtiyaçlarına öncelik verme, yaşanan acı, sıkıntı ve başarısızlıkları yok saymak, bastırmak ya da acı ve sıkıntılardan kaçınmak anlamına gelmemektedir. Öz-anlayış düzeyi yüksek olan kişiler düşük olanlara göre kendilerini daha mutlu hissetmektedirler.

Öğretmenlerimizin eğitim dönemi içerisinde verimlerinin zaman zaman düştüğü ve yoruldukları herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Bununla birlikte öğretmenlerde fiziksel ve duygusal çöküntü hali ile bıkkınlık baş göstermekte ve öğretmenlerde tatil dönüşlerinde işe başlama ile ilgili adaptasyon problemleri yaşanmaktadır.

400 öğretmenin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmaya göre öz-anlayış ile cinsiyet, yaş, okul türü ve hizmet yılı değişkenleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığı, medeni durum ile öz-anlayış arasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir.

Evlilik birliğinin getirdiği sevgi, saygı ve destek olma anlayışı bu sonuca etki eden en önemli faktörler arasında yer almaktadır. Çünkü; bireylerin kendileri ve hayatları ile stres yaratan iş ortamlarına dair olumlu veya olumsuz duygu ve düşünceleri ifade edebilecekleri birisinin varlığı, aynı ortamı paylaşarak birbirlerine destek olmaları, onların olumsuz duygularını içine atmayarak stres tepkileri ile başa çıkabilmelerine olanak sağlamaktadır. Bununla birlikte evliliğin toplum tarafından bireylere yüklenen bir yaşam görevi olarak algılanmasının bekar bireyler üzerinde baskı yaratan bir unsur olduğu düşünülmektedir. Evlenen bireylerde ise tercih edilme ve beğenilme kaygılarının sebep olduğu baskı unsurunun bekarlara nazaran evlilerde daha az olacağı düşünülmektedir. Bu nedenlerle evli öğretmenlerin bekar öğretmenlere göre öz-anlayış düzeylerinin daha yüksek olduğu düşünülmektedir.

İlkokul öğrencileri üzerinde yapılan araştırmalara göre dördüncü sınıf öğrencilerinin öz-anlayış düzeylerinin anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu görülmüştür. Bunda eğitimin etkili olabileceği ve öğrencilerin ilerleyen yaşlarıyla birlikte olgunlaşmaları sebebiyle de olabileceği düşünülmektedir.

Araştırmada öğrencilerin öz anlayış düzeylerinin öğretmenlerin tutumuna göre farklılık gösterdiği de tespit edilmiştir. Öğretmenlerin öğrencileri ile arasındaki iletişim, öğrencileri üzerinde kurdukları kontrol mekanizması, tutum ve davranışları etken olarak belirtilmiştir. Öğrencilerin öz anlayış becerilerinin gelişmesinde öğretmenin rolünün etkisi oldukça büyüktür.

Öğretmenlerin öz anlayış düzeylerinin yüksek olmasının öğrencilere de olumlu yönde etki edeceği düşünülmektedir. Öğretmenlerin öz anlayış düzeylerini geliştirmek adına bazı çalışmalar yapılabilir.

Bunlar;

  • Çatışma ve Problem Çözme ile Stres Yönetimi eğitimleri başta olmak üzere branşları ile ilgili hizmetiçi eğitimlere katılarak alanları ile ilgili güncel gelişmeleri yakından takip etmeleri sağlanabilir.
  • Stres tepkileri ile başa çıkabilmek için gevşeme egzersiz ve teknikleri öğrenilmeli ve her gün düzenli olarak uygulayabilirler.
  • Öğretmenlerin stres ile tükenmişlik yaşadıklarında arayarak yardım isteyebileceği farklı uzmanlardan oluşan bir bilgilendirme ve destek hattı kurulabilir.
  • Öğretmenlerimizin Öz-Anlayış düzeylerini daha spesifik ölçebilecek ölçekler geliştirilebilir. Bu ölçeklerle yapılan araştırmalar öğretmenlerle birlikte değerlendirilebilir.
  • Öz-Anlayışla ilgili yapılan araştırmalara bakıldığında genellikle üniversite öğrencilerinin denek olarak seçildiği görülmüştür. Buna üniversite öğrencilerine ölçek uygulamanın farklı etkenler sebebiyle daha kolay olmasının etki ettiği düşünülmektedir. Bu bağlamda Öz-Anlayışla ilgili araştırmalar artırılarak daha farklı örneklem gruplarının seçilmesine ve öğretmenlerin Öz-Anlayış düzeyleri ile ilgili farklı spesifik çalışmalar yapılabilir.

Kaynaklar: Atlı, F. (2019). Öğretmenlerin öz-anlayışları ile mesleki tükenmişlikleri arasındaki ilişkinin incelenmesi (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Sabahattin Zaim Üniversitesi, İstanbul.

Deniz, M. E. ve Gündüz, M. (2021). Öz-anlayışın yordayıcıları olarak psikolojik katılık ve bilişsel esneklik. Kalem Eğitim ve İnsan Bilimleri Dergisi, 11(1), 75-94.

Ayrıca Kontrol Edin

ESL Öğretiminde Dilbilgisi ve Sözel Zamanın Önemi

[ad_1] Dilbilgisi ve ESL Öğretimi: Geçmiş ve Şimdiki Zaman ESL programlarının bir parçası olarak dil …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir